Düşünebilen insanlar yaşam hakkında pek çok gerçekleri bilir ve herkesin öğrenmesi için buna bazı tanımlar getirir. Bu bağlamda doğanın en yaygın yaşam biçimi rastgele yaşam olup, gözü kara yaşam, onurlu yaşam ve sonrası pamuk iliğine bağlı demişler ama nedense örümcek ipliğine bağlı yaşam dememişler. Yaşam biçiminin seçiminde akıl etkili olsaydı, en güçlü ipliğe bağlı olanı tercih edileceği kuşkusuzdur.
Bana göre, Rastgele yaşam biçiminin en çarpıcı örneği, deniz kaplumbağalarıdır. Belgesel izleyenlerinin gördüğünü sanırım, deniz kaplumbağaları sahil kumsalını derince eşer ve yumurtalarını bırakıp üzerini kapatır. Bir süre sonra yumurtadan çıkan yavrular, kendilerine göre olabildiğince hızlı ve hiç şaşmadan yöneldikleri denize ulaşmaya çalışırlar ama yavrunun çıkış yeri ile deniz arasındaki mesafe onlar için olmak ya da olmamak demektir.
Nedeni, denizden beslenen kuşlar, yavruların çıkış zamanını kollar ve onları denize ulaşmadan yemeğe çalışır. Bence deniz kaplumbağaları, yavrularının çok azı denize ulaştığının bilincinde değildir. Bu yüzden, doğal üreme dürtüsü ile evrimsel gelişmeyi tamamlarlar. Kanımca bilseler duruma çare ararlar ama doğa tasarımcısı, yani Yüce Yaradan, bir başka canlıya yaşama imkânı için kaplumbağaları bilinçlendirmiyor olabilir.
Avlanarak yaşayan hayvanların risk aldıklarını sıklıkla görürüz. Ama yinede riskin farkında olarak korunmak için dikkat ettikleri, hatta akıllıca davrandıklarını göz ardı edemeyiz. Buradan, aklın tümünün kendilerinde olduğunu sananlar yanılır. Ama en akıllı hayvanlarda bile onurlu yaşamın işaretlerini görmek zordur. Yaşam bilincinden uzak evcil havanların benzer yabanlarından farkı, yaşamlarının erken bitmesidir.
Üstte, belgesel kahramanları gezen canlıları, hayvanları örnekledik. Aslında ot, ağaç gibi canlılar, rastgele yaşamın daha yaygın örneğidir. Ama bundan sonra, akıl denen kavramın hayvanlarda olmadığını sanan insanların, yaşam biçimlerine bakalım.
Rastgele yaşayan insanların örneği çoktur. Köy ağası veya zenginine uşaklık yapanlar, şeyh veya tarikatçıya köle olanlar ve inanç sömüren siyasetçiye bir iki paket makarna için oy’unu satanlar, tanıdığımız örneklerdir. Ben ne yapıyorum diyemeyen bunların tümü, hataları dolayısıyla hırslarına yenilmiş, sonra da suçu başkalarına yüklemeye çalışan siyasilerin, onurlu yaşayanlar sayılmaması gerekir.
Çocuklarını, vatanı ve namusu için canını feda eden kahramanlardan uzak tutanlar, Yurt savunması deyince, Suriyeliler gibi köşe bucak kaçan hacı hoca bozuntularının onurlu yaşadığını düşünmek bile akla zarardır. Bu tipler, Ortadoğu’nun az gelişmiş tipleridir. Bunlar için biz olmaz BEN olur. Bunlar için vefa olmaz SEFA olur. Bunları, 14 asırlık İslamiyet terbiye edemediğine göre soylarının tükenmesi gerekir.
12.08.2019
Hüsnü ARSLAN