Aç Doyuran Millet

Geleneklerimiz ve dini günlerimizin amacı yardımlaşmaktır. Tabii ki bu millet, Anadolu köylerinde yerleşik, farklı etnik kökenlerden de olsa, ortak paydadaki adı Türk milletidir. 60-70 yıl öncesinde, %80’i köylerde ve tamamı eker biçer kendilerine yeterdi. Bu gün %20’si köylerde, üreten oranı sıfırlandı. Çünkü bu %20’i, üretemeyen yaşlılardır. Geçmiş ile bu gün arasında kuracağımız köprü ile misafir ağılayan mı, aç doyuran mı, yoksa aptal yerine konulan mı, olduğumuzu tartışalım istedim.

Ben 1940 Cide Kuztekke doğumluyum ve 1955’e kadar orada yaşadım. Köylerde yardımlaşmanın ve misafir ağırlamanın gurur verici olduğunu hissedip anlayabildim. 1960-62 arasında Yüksekova Büykçiftlik’teki iki yılda köylüler ve ağalar, yardımlaşma ve misafir ağılamada bizimle aynı çaba içinde olduklarını gördüm. Demek ki, güzel Anadolu’nun bu farklı iki noktasında, etnik faklara rağmen anlayış farkları yokmuş.

Ramazan ve Bayramlarda, zengin fakir arasındaki dayanışmada, Tanrı misafirine ne imkânı varsa ikramda, Allah rızası dışında başka bir amaç zaten olmazdı. Dünyayı saran kapitalizm, herkesi kentli yapınca tarımda üreten yalnız kendileri kaldı. Onların ürettiği en kötü ürün kabul görür, bizim en iyilerimiz ise geri döner. Suç onların değil, onlara diyet borcu ile bağımlı ve milletine yalan ile donanımlı seçilmişlerindir.

Atamızın hedefi ve tembihi tam bağımsızlıktır. Seçilmişler dedi ki, al borcu yap yolu, tefeci parasını katlasın sende yolunu yapmış ol. Evet, öyle oldu, Tefeci ve pazarlıkçısı köşe döndü, vatandaş sırtı da, borç yükünden deve hörgücüne. Eğer biraz ayak diremişsen darbeler ardı ardına, sopalar peşi peşine geldi. Ama sopanın acısını, her zaman  halkın yaralı sırtı çekti.

Yaralı sırt, yaralı kalp, yaralı gönüller, herkesin bir tutam acı biber bastırdığı için bir türlü iyileşemeyen yaralar. Uluslar arası savaşlarda babayiğitler, sınır beklerken çuval geçirilen yiğitler, tarikatlar ile cemaatlere tutsak verilenler ve her gün teröre kurban edilenlerin hedefi hep gönüllerin yaralı kalmasıdır. Bunca zamanın diğer suçluları da, düşmanımıza müttefik, hainlere hoca efendi dedirtenlerdir.  

Allah rızası için misafir ağırlayan yüce bir millete hoyratça aç doyuran, hatta daha da ileri giderek aptal yerine konulan millet diyorsak, elbette bunun bir açıklaması vardır. 31 Mart 2019 yerel seçimler öncesinde adı geçen “Bankamatikçiler”, yani çalışmadan bankamatiğe gidip belediyeden maaş alanlar ortaya çıkmaya başladı.

Dün akşam yakınımızdaki bir durakta yolcu beklerken, duraktaki Ziraat Bankası bankamatiğinde sıraya girip para çeken Suriyelileri gördüm. Haberlerde sözü edilen İdlip sıkıntısına bağlı iki milyon göçe Türkiye hazır olsun sözleri, içimizdeki beş milyonun derdi sürerken söyleniyorsa, bunun adı da, aptal yerine konulmaktan başka ne olabilir ki?

08.06.2019

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s