On bir ayın sultanı olan Ramazan ayı, Müslümanlarda ibadetin yoğun geçtiği aydır. Müslümanlıkta ibadet süresi, diğer dinlerden çok olduğu kanısındayım. Buna rağmen, din görevlilerimiz daha da uzun olmasını öneriyorlar. Bence, süreyi azaltıp, şaibesiz ve samimi ibadet üzerinde dursalar daha iyi olur. Bu yüzden, sözünü ettiğim şaibe ve samimiyetin arkasında durarak yazmaya devam etmek istiyorum.
İbadetin şaibelenmesine neden olanlar, öncelikle din görevlileridir. Bunu, camiler ve vakıflarda, son yıllarda artarak devam eden tecavüz haberlerine dayandırabilirim. Bu haberlerin doğruluğu maalesef inkâr edilemeyecek kadar açıktır. Birde, masumiyetin en önemli dönemi Ramazanda dahi bu tür çirkinliklerin devam etmesidir. İnançları gereği çocuklarını o kurumlara yollayan ailelerin yaşadığı mağduriyeti, anayasasında sosyal devlet yazan iktidar durduramıyor.
Durduramıyor, çünkü buraları seçim için hep oy deposu görüyorlar. 23 gün sonra, sadece İstanbul’da ve sadece büyük şehir başkanı tekrar seçilecektir. Neden tekrar? Çünkü31 Mart 2019 da, ummadıkları taş baş yardı. Millet ittifakı adayı Ekrem İmamoğlu oyları, en yakınındaki cumhur ittifakı adayı Binali Yıldırımdan 13792 oy fazla çıktı. Hani bir oy dahi kazanmak için yeterdi, peki ne oldu? Şayet tersi olsaydı, “Atı alan Üsküdar’ı geçti” olurdu.
Sn. Erdoğan, 16 bin oy çalındığını her alanda iddia etti ve ibadet alanlarında siyaset yaparak, oruca anayasal şaibe kazandırdı. YSK, önceki seçime göre verdiği mazbatayı geri aldı ve seçim yenileme kararını Ramazanın ilk günü verebildi. Evet, Ramazan ve Bayram şaibeleri derken, bayram sonrası 17 gün ve tekrarlanacak seçimde, vicdanları zorlayan bir sıkıntı yaşanmaması için dua etmekten başka çaremiz kalmadı.
İbadet uyarılarının başında kul hakkı gelmektedir. Seçmen iradesi de, kul hakkının en önemlisi olması gerekir. Çünkü söz konusu olan, milyonlarca seçmenin iradesidir. YSK ya rağmen 16 bin oy çalındı diyerek çamur atmak kolaydır. Ama oyları çalanlar hala belli değildir. Karalamak, hak yemek ve bunların Ramazanda olması manidardır. Özellikle özveri eksikliği, seçilmişlerin bir türlü anlamak istemediği husustur.
Buraya kadar ibadetteki şaibelerden söz ettik. Biraz da samimiyetten söz ederek noktalayalım. Tanrı’nın her şeye kadir olduğunu ve kullarının ibadetine de ihtiyacı olmadığını biliyoruz. İbadet, zihinlerdeki değişik düşünceleri silip, safiyet içinde Tanrıya yönelerek huzur aramasıdır.
Toplumu kutuplaştıran ve ötekileştirenlerin amacı huzur değil, huzursuzluktur. Huzura, içinde yaşadığımız İslamiyet’in iyi anlaşılmasının katkısı olacağı açıktır. Huzur, din satarak ve üretmeden krallar gibi yaşayan cemaat ve tarikatların işi değildir. Huzur, çıkar için şeytani taktiklerini sergileyen politikacıların da işi değildir. Huzur, insanlığa sevgi ve saygı duyan, liyakatli insanların işidir.
Sürekli etkisini azalttığımız bayramlarımızın huzurlu günler olmasını diliyor, bu vesile ile tüm akraba, dost ve ulusumuza, mutlu bayramlar diliyoruz.
01.06.2019
Hüsnü ARSLAN