Kaleler

Anadolu illerinde, değişik boyutlarda kalelerimiz vardır ve bazılarının yapılış tarihi milat öncesine uzanır. Her birinin tarihi geçmişleri, duvar yazıları ile ziyaretçilerine sunulmuştur. Aslında pek çoğumuz, gittiğimiz ve yaşadığımız yerlerde, bu önemli mekânları görmek için zaman ayırmıyor ve gereken önemi vermiyoruz. En azından internete “Türkiye’nin Görkemli Kaleleri” olarak girsek, sanırım ilgilenme ihtiyacı duyarız. Ancak bu yazımdaki asıl konum, görsel olmayan fakat çağımıza damgasını vuran sosyal kaleler olacaktır.

Sosyal Kaleler dedik ama girişte daha çok tarihi kaleleri anımsattık. O yüzden, biraz daha üzerinde durmamız iyi olur. Çünkü kaleler, hala yörelerinin simge mekânlarıdır. Geçmişin savaşlarında kaleler alınamadıkça, o yöre işgal edilmiş sayılamıyormuş. Nedeni, kale aynı zamanda o yöre liderinin kaldığı mekânıymış. Bu yüzden kalelere girilmenin çok ilginç öyküleri de oluşmuş. Bazı illerimiz de, kaleler kadar görkemli uzunca surlarla çevrilidir. İstanbul, 23 km uzunluğundaki surları ile en önemlisidir.

Günümüzde kalelerin savaş açısından geçerliliği kalmadı. Çünkü savaşlar artık hava bombardımanı ve uzun menzilli füzeler ile oluyor. Bu tür savaşların riskleri de büyük olduğu için öncelikle terör, diplomatik ağız dalaşı ve ekonomik çökertme savaşları deneniyor. Dünyada, askeri güç ile kapitalist ekonomik güç liderliğinde tek kalan ABD, her istediğini yapmanın hak olduğunu sanıyor.

Evet, kaleler artık yeryüzünde değil uzaydadır. Mesela, NASA gibi kurumların uzaya çıkıp, öyle görkemli kaleler inşa etmelerine gerekte yok. Onların hedefi, gerektiğinde havadan en etkili savaşı yapma gücünü kazanmak ve diğerleri üzerinde bu gücü baskı unsuru olarak kurmaktır. Bunun için elini açıp Tanrıya dua etmenin veya mikrofonun baçına geçip naralar atmanın da faydası yoktur.

Şimdide Sosyal Kalelerin ne olduğu ile başlayalım. Bilim çağında dahi betonlaşmanın tam gaz devam etmesi bizi şaşırtmasın. Çünkü iç mimari ile terbiye edilmiş beton kovukları, sadece iklim şartlarına karşı barınma yerleridir. Savaşlara karşı korunma, Demokrasi, Hukuk, Doğa hakları ve en önemlisi de bilim yoluyla elde edilen güçtür.

Batı ruhani değerleri 215 yıl önce arka plana alıp bilim çağına geçti ama o değerleri unutmadı. Bilimin, Yüce Yaradan’ın insanı donattığı akıl ve düşünme yeteneğinin bir ürünü olduğu ve akıl o ürün ile beslendikçe çok büyük işler başardığı kanıtlanmıştır. Bu aşamaya gelememiş Ortadoğu halkı, aklını çağdışı tarikatlara kaptırarak razı olduğu köleliğe katlanıyor. Böylece, din tacirleri veya onların sözcüleri, hak ve hukuk istismarı ile tek kale oyunu oynuyorlar.

Ülkemizde, 16Nisan 2017 referandumu ile Ortadoğu istikametine yönelik geri adım atılmıştır. Demokrasi, Hukuk, İnsan hakları, Özgür basının durumu ve halk iradesi önemi azalmıştır. 31 Mart 2019 yerel seçimin tartışmaları hala gündemde ise neden, yıkılan sosyal kalelerden dolayı tek kale oynanmasına bağlıdır.

Şu an anladım ki, sosyal kaleleri anlatmaya bir sayfalık yazı yetmiyor. Hayata dair konuların başında gelen Sosyal Kalelerde, daha sonra tekrar buluşmayı diliyorum.

05.05.2019

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s