Şikayetler

Son zamlar ile şişen faturalardan şikâyetler artmaya başladı. Aslında bu ekonomik sıkıntıların sonucudur. Ekonomik sıkıntıyı döviz artışlarına bağlıyoruz ama su ve elektrik faturalarının döviz ile ilgisi ne derseniz yanlış olmaz. Aklınıza ne gelirse dışarıdan alır ve bedelini dolar olarak ödersen, olmayan parayı bir yerden bulmak zorundasın. 80-85 milyon nüfus az üretip çok tüketiyor. Dolayısıyla Mart sonuna kadar sürecek seçim ekonomisi, Nisan da yürek yakan şakalara dönüşecektir.

Nisan şakalarını espri sanmayın. Çünkü bu ülke, 04 Nisan 1995 ekonomik kararları ve sonrasını çok acı gerçekler olarak yaşadı. Bu kararlar, ABD’nin istediklerini hızlı alma planı için yapılan, 1980 darbesi ve arkasından fırlayan enflasyonu durdurma amacıyla alınmıştı. Ülkenin Prof etiketli kadın Başbakanı, meydanlarda çocuklar gibi nutuklar attı ama yanlış uyguladığı kararları ile arkada kayıp yıllar bıraktı.

Doksanlı yıllar ekonomik çıkmazlar ile boğuşarak geçerken, buna birde 17 Ağustos 1999 depremi eklendi. Ekonomik depreme çare aramak için 2001 yılında ABD’nin paketleyip yolladığı Kemal Derviş, aldığı talimatları uygulamaya başlattı. Bunları çoğumuz biliyoruz ama çoğumuzun bilmediği, Kasım 2002 den sonra devamlı başta olan AKP, yeni talimatlar dışında bir şey eklemeden ekonomiyi ve siyaseti günümüze taşıdı. Yani bu gün karşımızda beklenmedik hiçbir şey yoktur.

Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olurmuş. Öyle sanıyorum bu sözün anlamını daha yeni anlıyoruz. Çünkü kafayı Türk ordusuna takan ABD, Büyük Ortadoğu Proje haritalarını subaylarımızın önüne koymak, kabullenmeyince de çuval ve Ergenekon ile cezalandırma yolunu seçtiler. 17/25 Aralık 2013’ü ve kozmik odaya girmeye göz yuman siyasi idarenin jetonu, ancak 15 Temmuz 2016’da düşmüştür.

Evet, ABD’yi 1946’dan bu yana büyük müttefikimiz olarak gördük. Ancak, ABD’nin tutumu her zaman büyük düşmanlık şeklinde olmuştur. Ambargolar koyarak, terörü koruyarak, BOP’u dayatarak Türk devletini ABD’ye bağımlı saymıştır. Sizce güvenilir müttefik sanıp sırt dayayan siyasiler, bindiği dalı kesmiş olduğunu anlamışlar mıdır?

On altı yıl boyunca, günü birlik çözümler ile sonuç alınmadı. Özellikle iktidar, BEKA tehlikesini kalkan olarak kullandı. Bu tehlikenin nasıl geleceği 72 yıldan beri bellidir. Amerikalı yazar Michael Rubin, Türkiye’nin parçalanmak üzere olduğunu yeni yazdı. 15 Temmuz’u da, hemen öncesinde yazanın bu adam olduğunu bilmeyen var mı?

Bana göre bu şuna benziyor. Her insan düşünüp mutlaka bir gün öleceğini kabul eder ama o düşünceyi bir daha hafızasında tutmaz. Siyasilerimiz de, BEKA’yı düşünüyor ama koltuk sevdası ağır basıp unutuyor. Hiçbiri vatan elden giderse, koltukta kalmaz demiyor. Üstelik rakibe karşı ne kadar kötü koz varsa çekinmeden kullanıyor. Allah, bu politikacılara ve durumu göremeyen millete akıl fikir versin.

13.12.2018

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s