Doğal Denge

Konuya çok açık giriş yaparsak, toplumumuzda yozlaşma olmakta ve artarak devam etmektedir. Bu olumsuzluklara, politikacılar dış güçlerin işi derler ama aslında onlar baş aktörleridir. İnançların ve eğitim kurallarının amaçları, toplumu iyi istikamete yönlendirmektir ama öğretenlerin sözüyle özü uyuşmaz ve doğal denge kurulamaz. Bu tezatları yok edemeyen milletler, yozlaşmadan gördüğü zararları da anlayamaz.

Önce yozlaşmayı, yani iyi ile kötü karmaşasını tanımlayalım. Kâinatın ve üzerinde yaşadığımız doğanın oluşumunda, iyiler ile kötüleri daima yan yana görürüz. Aslında bu yaradılışın doğasıdır ve öylede kalmalıdır. Bu kapsamda, dişi-erkek, güzel-çirkin, sıcak-soğuk, güçlü-zayıf ve aç-tok gibi daha pek çok kavramları örneklemiş olalım.

Bu oluşumun yüce mimarı Yaradanımız, tüm canlıları karşıt cinslerin birleşimi ile üremelerini sağlamıştır… Ancak insanları akıl ve fikirle donatıp biyolojik bir varlığın ötesinde olmasını da sağlamış ve ona iyi yönde çaba ile doğanın korunması görevini yüklemiştir. Bilerek veya bilmeyerek, doğal dengeyi kötü etkileyen toplumların başarılı olamadıkları gibi iyi de olamadıkları gördüğümüz gerçeklerdir.

Evet, insanlara yüklenen görev, iyi ve ahlaklı olmaktır. İnsanoğlu bunu yeterince kavrayamadığı için dini buyruklar olmuştur. Felsefi temeldeki Uzakdoğu ve sonraki semavi dinlerin hiç biri insanlığı tümüyle doğruya ulaştırmış sayılmaz. Ama bu dinin iyi olmaması değil, yeterince anlaşılmamsıdır. En azından benim kanaatim böyledir. İyi anlamanın kanıtı, Uzakdoğuluların dinlerine bizden daha samimi bağlı oluşudur.

Konuya daha somut örneklerle devam edelim. Ülkemiz, 95 yıldır Cumhuriyet ve 72 yıldır demokrat olarak görünüyor. Bu sistemin öncesi olmasa da, az bir süre değildir. Seçip devletin başına gelenlerin ilk andaki serveti parmağındaki yüzük oluyor ama ilk dönem sonuna gelince, Karun kadar zenginleşiyor. Sadece kendileri de değil, zengin olmayan yakını kalmıyor. Dünya buna maalesef Ortadoğu klasiği diyor.

Toplumun kanını emen iki çağdışı öğesi cemaatçilik ve tarikatçılıktır.  Atatürk’ün, tekke ve zaviyeleri kapatmaktaki asıl amacı yeni rejim cumhuriyette din ve devlet işlerini ayırmak, yani laikliktir. Ama demokratız diyenler, seçim sandığından daha kolay çıkabilmek için bu asalakları hortlattılar. Bunlardan biri FETÖ idi. FETÖ gitti, diğerleri devlet kurumlarında cirit atıyor. Ahlak, insanlık ve milliyetçiliği sıfırlamış, üretmeden, çalışmadan krallar gibi yaşamaktadırlar.

Dünyanın Ortadoğu klasiği dediği fark, devlet ve milleti kullanılarak tüm imkânları cebe atmaktır. Ortadoğulu olmayanlar da, bilim diyor, teknoloji diyor ve silahları ile dünyayı ama öncelikle Ortadoğu alanlarını yaşanılmaz hale getiriyor. Bu yüzden Ortadoğu, doğal dengesi bozulmuş Afrika olma yoluna girmiştir.

Doğal dengenin güzelliği için güvenli elektrik tesisatını örneklemek istiyorum. Büyük güçle çalışan makine ve cihazların fişleri topraklıdır. Bu fişlerin takılacağı prize gelen elektrik hattı üç kablolu, “faz, nötr ve topraklama”dır. Amaç, şaseye atlamış elektriğin tehlikesinden korunmak ve insana değer vermek, yani Ortadoğulu korunmamaktadır.

22.01.2019

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s