Politika, amacına uygun yapıldığında çok güzel, hatta kutsaldır. Çünkü politika, halka doğrudan hizmet etme aracıdır. Bazı araçlar ehil olmayanların elinde işe yaramaz, tersine israfa ve zarara neden olur. Seçimlerin asıl amacı, işin ehlini bulmak içindir. Ehil politikacı dürüst, çalışkan, planlı ve verimli iş yapandır. Ehil politikacıyı seçebilenlere de, demokrat toplum denir.
Konumuza genellenmiş deyimler ile devam edelim. Başarılı politikacıları seçebilen toplumlara demokrat demiştik. Birde bu duruma farklı taraftan bakalım ve “Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir.”sözünü anımsayalım. Burada, Avrupalı ile Ortadoğulu halklarını kıyaslamadan edemiyoruz. Yani Avrupalı asla Ortadoğulu gibi seçmeyeceği gibi Ortadoğulu da Avrupalı gibi seçemez, zaten seçtirmezler.
Fark nedir? Avrupa da, seçim başarısı düşen bir siyasi parti lideri, ben bırakıyorum daha iyi yönetecek olanı başa getirin diyerek koltuktan iner. Yine Avrupa da hiçbir parti dini politikaya alet etmez, ederse de seçmeni onu saf dışı eder. Ortadoğu da Türkiye, İran ve Pakistan dışındakiler zaten seçim tanımaz. Din, seçenlerin, yumuşak karnı, seçilmek isteyenlerin ise paralosı, “Allah Lillah Aşkına” demektir.
Asya kıtası güneybatısı ile Afrika kıtası kuzeyinde yer alan ülkelerin tümü Ortadoğu kapsamındadır. Çoğunlukla Müslümanların yaşadığı bu alanda gerçek demokrasinin var olduğunu söylemek imkânsızdır. Henüz bir asır olan ve Atatürk ile arkadaşları tarafından kurulan TC, seçme, seçilme ve laiklik gibi farkları yaşamaya başlamıştır. Bu sayede ortdoğululuktan kurtulurken, şimdilerde geri dönüş sinyalleri veriyor.
23Nisan 1920 tarihinde açılan TBMM ile başlayan Cumhuriyet rejimi, 1946’ya kadar kuruluş aşamasını ve sonrasında da demokrat olarak yaşanmıştır… Aradan 99 yıl geçmiş ve şimdi anayasal engele rağmen şeriat isteyenler vardır. “Demokraside bu istekte haktır.”diyeceklere sözüm, “Hukuk devletinde her hakkın, anayasaya uygun olması gerekir.”olacaktır.
Buraya kadar cumhuriyetin temel ilkelerinden söz ettik ve epeyce de uzun oldu. Asıl konumuz “çirkin politika”dır. Ana muhalefet lideri, medya haberine dayanarak, çöp varilinde bir şeyler arayan hanımı siyasete taşımıştır. Demokrasilerde bu olay, kişisel deşifre olmasa da etik sayılmaz ama rakip küfürle ve aşağılayarak saldırırsa, suç ta sayılmaz. Bu olayın daha büyük suçu, o hanımı deşire ederek, onu siyasi malzeme yapmaktır. Konu yargıya taşınıp kararı iktidar lehine olduğunda, adalet yerine gelmiş sayılır mı? İşte bunlara “çirkin politika” denir.
Bu ülkede çöp ve atıklar ile geçinen çok insanın olduğu herkesin bildiği gerçektir. Onlara bazan kendi içini yapan girişimciler dahi dersiniz. Çirkin politikada geçerli olan bir başka durum kolaycılıktır. Sandıktan çıkmak uğruna sınav sorularını çalan FETÖ’yü ve diğer tarikatları görmezden gelmek, liyakatsiz yandaşlara imkân vermek ve benzeri pek çok haksızlık bilinen gerçekler değil mi, böyle demokrasi olur mu?
24.02.2019
Hüsnü ARSLAN