Düşman Diliyle Demokrasi Olur mu?

Demokrasi, çok geniş kapsamlı uluslararası bir sözcüktür… Akla ilk gelen karşıt sözler ile tanımlamaya başlayıp, “Demokrasi = Dostluk, Hoşgörü, Paylaşım, Özveri, Adalet, Sevgi ve Saygı” anlamlarını yükleyebiliriz. Dün (31.03.2019) yerel yönetimleri seçme günümüzdü. Ortadoğu coğrafyasında demokrasiye en yakın devlet olmanın değerini bilmemiz gerekir. Ama biz, son seçim propagandasında kullandığımız düşmanca dil ile 73 yıllık demokrasi olgunluğuna erişemediğimizi kanıtladık.

Seçim, demokrasi ile cumhuriyetin vazgeçilmezidir… Seçim esnasında demokrasinin tüm meziyetleri dikkate alınması zorunludur. Eğer bu olmazsa, seçimin samimiyeti, dürüstlüğü ve inandırıcılığı olamaz. Maalesef bu seçimde istenmeyen her şey yapıldı. Rakiplere baskı, aşağılama, tehdit ve küfür ile karalandı. Ne yazık ki bunu yapanlar adaylar değil, onları belirleyen parti yetkilileri oldu.

Böylece, bu seçim yerel yönetimlikten çıkıp, olmak ya da olmamak yani beka seçimine dönüştü. Sonuçlar beklenenden uzak olunca, kavga karakolda bitti. Beklenti neydi? Çevremizde ciddi sıkıntılar var, siyasi destek azalırsa üzerine gitmek için zorlanırız. denildi. Keşke bu gerçek olsa ama işin gerçeği yandaş barındırma alanı azalmış olmasıdır.

İşte bu yüzden bizdeki demokrasi, hakça paylaşım değil, karşılıklı çıkar paylaşımıdır. Adalet, sevgi ve saygı rafa konup, dostluk ve hoşgörü yerine hırs ve düşmanlık geliyor. Siyasetin samimiyetsiz bir alan olması, dün gözünü çıkarıp bu gün boynuna sarılmak ve bencillik ile ikiyüzlülüğün kucaklaşması oluyor. Siyasetçi asla özveriyi kabul etmiyor, makam ve yetkilerin ömür boyu olacağı sanılıyor.

Yeri gelmişken biraz da ittifak üzerinde duralım. Bir asır önce, 1.dünya savaşının iki gurubu ittifakçılar ve ihtilafçıları vardı. Bu günün politikasındaki ittifaklar bana hep o tarihi anımsattı. Politik arenamızdaki dağınıklığı önlemek üzere, partiler arasında iyi ilişkilerin olması çok güzel ma bu dereyi geçene kadar dayı demek için olmamalıdır.

Demokrasinin bir diğer özelliği de halktan güç almaktır. Seçimin asıl amacı da budur. Bu özellik daha çok merkezi yönetimler için yapılan genel seçimlerde olur. Amacı, seçmeni etkileyip desteğini almaktır. Politikacıların din istismarı yapması, hatta din tacirleri cemaatlere, tarikatlara ve şeylere tavizler verilip aracı olmalarını istemesi ve işin asıl anlaşılmayan yanı da, bu kabullerin anayasalara rağmen yapılmasıdır.

Rakipleri zayıflatan düşmanca dil, küfür ve hakaretler, yani seçimden sonra yüz yüze bakamayacak hale gelmenin ve kaybedilen insani değerlerin hiç mi önemi yoktur? “Dağ dağa kavuşmaz ama insan insana her an ihtiyaç duyar” düşüncesi, ittifaklar ile önem kazanmıyor mu? Hepimizin fani olduğunu anımsayıp yarın arkamızdan beddua edilmemesini neden düşünemiyoruz?

01.04.2019

Hüsnü ARSLAN

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s